bir kız diğerinin yarasını sessizliğinden tanır.
çünkü bir kız, başka bir kızın nasıl susturulduğunu bilir.
bazen anlatmadan da anlaşılıyor acı. bazı bakışlar, annenin fark etmediği bir şeye, başka bir kızın göz kırpması kadar kısa bir sürede temas ediyor. çünkü bir kız, başka bir kızın nasıl susturulduğunu bilir. hangi kelimelerin yutulup hangi sancıların gülümsenerek geçiştirildiğini. biz birbirimizi kelimelerle değil, sessizliklerle tanırız her zaman. bir erkek tarafından etraftaki bir kıza bir cümle söylenildiğinde, bunun ne anlama geldiğini biliriz, o kızın neler hissetmiş olabileceğini. gece tenha bir sokakta yürürken, önümüzden yürüyen bir kızın arkasını dönüp dönüp bize bakmasını. biz birbirimizi, bir bakıştan, susuştan veya cılız bir gülüşten bile tanırız.
erkekler bunu bilmez. çoğu zaman bizi anlayacak kadar durmazlar. onların yanında güçlü görünmek zorundayızdır hep. öyle öğretildik. "çok ağlama, zayıf görünürsün", "çok konuşma, dırdırcı olursun", "fazla gülme, yanlış anlaşılır". ama başka bir kızın yanında bu cümlelerin hükmü olmaz. onun yanında ağlayabilirsin, anlatmadan susabilirsin, saatlerce aynı şeyi döne döne tekrar edebilirsin ve o seni hiç yargılamaz. çünkü muhtemelen aynı şeyi o da yaşadı. o da bir zamanlar birinin ardından kendini mahvetti. o da gece üçte duvarlara baktı, kalbinin üzerine oturan o ağırlığı taşıyamadı. o da çok konuştu, dırdırcı denildi veya çok güldüğü için, eteğinin boyu kısa olduğu için ‘aranıyor’ ilan edildi. biz bunları yaşarız, ve bunları yaşarken biliriz ki yaşadığımız son derece ataerkil düzende, bize bizden başka yer yok.
biz kızlar birbirimizin sığınağıyız çünkü başka kimseye bu kadar rahat sığınılamıyor. bir annen eksik kaldığında, bir arkadaş tamamlar. bir erkek seni küçültmeye çalıştığında, bir kız elini uzatır. gecenin bir yarısı tuvalet aynasında göz göze geldiğin yabancı bir kız bile, “o seni hak etmiyor” dediğinde, sen bir anda kendine gelirsin. çünkü onun gözleri annen gibi değil, sevgilin gibi değil; senin gibi bakar. senin yaşadıklarını bilen biri gibi, içten, yargılamadan. sevgilinden ya da hoşlandığın bir erkekten çok, tuvalette denk geldiğin bir kızın sana iltifat edişi mutlu eder seni. bir kızın yanına gelip ojenin numarasını veya gloss’unu sorması. ya da bir mekanın tuvaletinde sen kusarken, saçlarını tutan tanımadığın bir kız olur yine. ufak, tatlı temaslar ve ufak, tatlı mutluluklardır bunlar.
bir kız, başka bir kıza “ben de yaşadım” dediğinde dünya biraz daha yaşanabilir olur. terapi gibi, ama daha gerçek. gözyaşları arasında gelen bir “biliyorum” cümlesi, bazen ayakta kalmanın tek sebebi olabiliyor. çünkü o ‘biliyorum’ öyle içten, öyle gerçek oluyor ki; kendini yalnız hissetmiyorsun. yanında bir kız ağlayıp sana yaşadıklarını anlatırken kafanı sallayışın bile ne kadar onu anladığını gösteriyor. çünkü gerçekten biliyorsun. bazen yalnızken fark etmediğin şeyleri, başka bir kızın yanında fark ediyorsun. onun gözleri sana bir ayna oluyor. içinde bastırdığın, bastırıldığın, unutmaya çalıştığın ne varsa ortaya dökülüyor. ve ilk defa biri, onları yerden toplayıp eline veriyor: “bak, bu senin. utanma, korkma. senin parçaların bunlar” diyor.
belki de bu yüzden, tek ben miyim bilmiyorum ama erkeklerden nefret etmek son derece kolayken, bir kızdan nefret etmek çok zor oluyor. seni hayal kırıklığına uğratıyor, belki de ‘nasıl yapabilir?’ diye şoka giriyorsun ama bir türlü anlamlandıramıyorsun kafanda. çünkü senin ne yaşayacağını en iyi o biliyor aslında. bazen de bir kıza en büyük kötülüğü yapan, başka bir kızdan başkası olamıyor.
bu düzen bizi güçlü olmaya zorluyor hep. gerçekten güçlü olup elimize hak ettiğimiz imkanları aldığımızda ise, fazla ‘eril’ oluyoruz. eril ne demekse? güçlü olmak, kendi ayakların üzerinde durmak, kendi başının çaresine bakmak ve sesini çıkarabilmek mi erillik? biz bunları yaptığımızda neden eril olalım ki? çok komik. kadınlardan kendi ayaklarının üstünde durmalarının istenmesi ama günün sonunda yine evde erkekleri beklememiz ve yemek yapmamızın istenmesi. bunları yapmakta, istemekte hiçbir sorun yok, asıl sorun, bizden istenenlerle seçilenlerin son derece zıt oluşu. kendi ayaklarımızın üstünde durmamızın ve bir işimizin olmasının istenmesi ama evlendiğimi veya hamile kaldığımız an o işi bırakmak zorunda olanın yine biz olması. asıl sorun bu. işte bunlar yüzünden, bu düzen yüzünden oluyor zaten kızlar arasındaki düşmanlıklar. güçlü olman isteniyor ama güçlü olduğunda istenmiyorsun. güçlü olmak, sürekli taşımak demek değil. bazen sadece durmak istiyorsun. yoruldum demek istiyorsun. biri saçlarını okşasın, bir çorba yapsın, yanında dursun. sormasın bile “ne oldu” diye. işte o biri, çoğu zaman yine bir kız oluyor. erkekler çözüm arar, kızlar sarar. onlar onarmaya çalışmaz bile bazen. sadece yanında dururlar ve bu, bazen yetiyor. çünkü bir erkek her ne kadar seni severse sevsin, anlarsa anlasın veya yanında olsun. bir kızı en iyi başka bir kız anlıyor. (yine de son derece destekleyici erkeklere burdan teşekkürlerimi iletiyorum [bkz. sevgilim, alınmasın diye hemen eklemek istedim, sen beni anlıyorsun askım merak etme.])
çünkü kadın olmak yalnız bir şey. sokakta yürürken adımlarını hızlandırıyorsun, gece eve dönerken telefonunu eline alıyorsun, bir yabancıyla asansöre binince içinden dua ediyorsun. ve bu yalnızlığın içinde, bir başka kızın sesi, bir başka kızın gülüşü, bir başka kızın “sana güveniyorum” demesi, öyle büyük geliyor ki. bir an kendini korunaklı hissediyorsun. kısa, ama gerçek bir an
dünya bizi parçalamaya çalışıyor. erkekler kırıyor, toplum üstünü örtüyor, ama biz birbirimizi buldukça yeniden inşa ediyoruz. taş taş üstüne koyuyoruz, ellerimiz kanıyor belki, ama vazgeçmiyoruz. çünkü kızlar, diğer kızların yıkıldığı yerden güç toplamayı öğreniyor
ve işte bu yüzden bazen mesele sadece bu kadar basit:
bazen kızların tek sığınağı yine kızlardır
okuduğunuz için teşekkür ederim, bu yazıyı da tüm girls girl’lere ithaf etmek istiyorum, sizi seviyorum.<3
xoxo
Nedense kızlar olarak doğuşumuzdan itibaren görünmez bir bağımız varmış gibi hissediyorum.Dünyanın neresinden olursak olalım ne kadar farklı hayatlar yaşarsak yaşayalım bir şekilde anlaşabiliyoruz ve bu çok özel.
ee kadin kadinin yurdudur iste. cok guzel olmus kalemine saglik okumak cok huzur vericiydi