iyi olmak bir törense, ben hep kurbandım.
iyilik, kendini silmek zorunda kalmadan da mümkün olabilir.
ben iyi bir insan olmaya çalıştım. çok uzun bir süre boyunca. başkalarının seslerine kulak kesildim, yüzlerine baktım, bakışlarında kendimi aradım. hep biraz daha az kırıcı olayım dedim, biraz daha yumuşak, daha anlayışlı, daha esnek. sanki birine ‘hayır’ demek veya ona sert davranmak, beni korkunç birine dönüştürecekti, hak eden insanlara hak ettiği gibi bile davranamadım sırf bu yüzden. hiç hayır diyemedim. sanki bir kalıba girersem hayat beni daha az kırardı. sanki iyilik, bir tür kalkan gibi beni koruyacaktı.
ama sonra fark ettim. zaten bazen mesele iyi bir insan olmak değilmiş. bazen sadece doğru bir sürecin içinde olmak gerekiyormuş. çünkü iyi olmak bazen tükenmekmiş. çünkü iyi olmak bazen kendini yok saymakmış. çünkü herkesin iyisi olunca kendine yer kalmıyormuş. iyi olmak için çabalamama gerek yokmuş, doğru bir süreçte, doğru insanlarla, doğru çevreyle, ben zaten kendim gibi, iyi olabilirmişim. onlarla bunun için çabalamak zorunda kalmazmışım.
iyi olmanın bir sınırı olmadığını sandım. daha fazla vermenin, daha çok gülümsemenin, daha az kırılmanın bir yolu olduğunu. ama iyi oldukça insanlar benden daha fazlasını istediler. sanki onların beklentisi hiç bitmeyecek gibiydi. içimde kalan son sessizliği bile almaya geldiler. bazı insanlar seni iyi biri olduğun için değil, ses çıkarmadığın için sever. çok ‘iyi’ biri olduğun için değil veya sonsuz bir kalbin olduğu için; sadece isteklerini hep kabul ettiğin, onları asla kıramayacağın ve her zaman, her anda onlara uyum sağlayacağın için. onlara bir zarar vermenin mümkün olduğunu düşünmezler ve insanoğlu işte, yararlanabileceği bir şey bulduğu an tükettikçe tüketiyor onu.
şimdi zaman zaman daha sessizim. daha geri çekilmiş. belki daha az "iyi", ama daha çok kendime yakın. çünkü iyi olmaya çalışırken kaybolduğumu fark ettim. birinin duygularını düşünürken kendi mideme taş gibi oturanları unuttuğumu. hep affederken içimde nelerin çürüdüğünü. en önemlisi, insanları hak ettikleri anda incitmekten hiç korkmuyorum artık. sağlıklı bir ego inşa etmeyi öğrendim kendime ve bu, hayatım boyunca yaptığım en iyi şeydi. belki de herkesin sahip olması gereken bir şey çünkü emin olun, bundan 2-3 yıl önce metroda biri bana gideceğimin tam tersi yönünde bir yeri sorsa ve kendi gidebilecek olsa da onu götürmemi istese, muhtemelen hayır diyemezdim. yapardım değil, yapmak isterdim de değil; hayır diyemezdim sadece, bu da insanı otomatik olarak evet demeye itiyor tabii.
şimdi sadece şunu biliyorum: bana iyi gelen her şey bazen bencilce görünmek zorunda kalabilir. kendini korumanın yolları dışarıdan kaba, soğuk, umursamaz durabilir. ama içten içe biliyorum ki bu kendime kalma biçimim. bu, geçmişte susarak gömdüğüm her şeyin ağırlığını hafifletme biçimim.
iyi bir insan olmak için doğmadım belki. ama içimde büyümeye çalışan bir şey var. adı sabır olabilir, direnç, kendine sadakat. ve belki de bu daha önemli. çünkü bazen mesele gerçekten iyi olmak değil. bazen mesele sadece o sürecin içinde kalmak, düşe kalka ama dürüstçe ilerlemek. yalandan iyilikler yapmak yerine gerçekten içinden geleni geçirmek hayata. kimseyi gerçekten hak etmediği anlarda, rastgele incitmemek ama gerektiğinde de onlara hak ettiklerini söyleyebilmek. kimseye öylesine, sırf istediğin için kötü davranmamak ama onlar sana karşı tavır aldığında da iyi davranmamak. bir tarafın olması kısaca bu hayatta. bir yerin, bir karakterin, bir duruşun olması.
kırıldım. kırdım. ama sonunda kendime rastladım. artık başkalarının gözünden değil, kendi iç sesimden onay almaya çalışıyorum. bu, bana daha adil geliyor. daha dürüst. çünkü iyilik, kendini silmek zorunda kalmadan da mümkün olabilir. sesinle, sınırlarınla, öfkenle, evetlerin ve hayırlarınla da iyi olabilirsin. artık biliyorum ki bazen ‘iyi’ kalabilmek için önce kendini kurtarman gerekir. bazı insanlar seni sessizliğin için sever, ama sen kendini en sonunda sesinle kurtarırsın. ben de kendimi, tam orada—biriyle tartıştıktan sonra değil, birine ilk kez “hayır” dedikten sonra buldum. belki de iyi biri olmak, herkese yetmeye çalışmak değil; sadece kendine yetmeye başlamakmış. ve evet, bu benim için bir son değil. bu, sessizce başlayan, gürültüsüz bir başlangıçtır.
okuduğunuz için teşekkür ederim, son bir şey olarak; hayatınızdaki aptal ve sizden yararlanmaya çalışan insanlara yapılacak en mantıklı şey bu olduğundan, onları siktir etmenizi öneriyorum.<3
xoxo